SAFURE YILMAZ (KIZI)
Babam’ı anlatmaya nereden başlasam ki?
Kendisi okadar iyi bir insandı ki sohbetleriyle huzur verir, insanları sıkmaz sevgisiyle insanların gönlüne taht kurmuş bir insandı.
Eve bir misafir geldiğinde şaşardı onu nasıl ağırlasam diye.
Hiç bir şey eksiksiz olsun isterdi hep.
Onların hiç birisini yapmasına gerek yok tu ki aslında.
İnsanlar onun sohbetiyle zaten doyuyordu.. Şükürler olsun ki evimizden de misafirimiz hiç eksik olmazdı tam da babamın istediği gibi..
Her cuma sonrası öğlen yemeğinde evimizde, ister yabancı olsun, ister köyümüzün insanlarından olsun, mutlaka bir misafir olurdu. Eve sürekli misafir getirirdi.
Sağ olsunlar, onlar da hiçbir zaman kırmamış tır babam’ı.
İnsanları, hayvanları bitkileri çok severdi. Onlarla konuşurdu.
Diliyle konuşmasa da kalbi ile onlarla sohbet ediyordu.
Babamın, tarif edilemez emekleriyle oluşan çok güzel bir bahçemiz vardı. İçinde olmayan meyve yoktu.
Bir gün babamla birlikte bahçeye gittik. Bir ihtiyaçtan dolayı bahçenin etrafındaki kavakları kestirmişti. Bahçeye bir girdik.. Benim İçim sızladı bahçenin o halini görünce.. Babamın bütün emekleri zayi olmuştu resmen.. Bütün meyve ağaçlarını kesmişler kamyonetin bahçeye girebilmesi için.
Babam oradaki ağaçların üzerine oturdu. Elinde bastonu, ellerini çenesinin altına koydu, şöyle etrafa bir göz gezdirdi.
Ben o anda babamın yüzüne bakamadım. Bütün emekleri bir anda yok olmuştu. Babamı öyle görünce çok üzüldüm. Kendini iyi hissetsin diye “Böyle daha iyi olmuş Baba”, etrafı açılmış, yeniden büyürler dedim. Ama en az babam kadar benim de içim gidiyordu. Gücü yetmediği için daha da çok üzülüyordu. Eski haline getirmeyi çok istiyordu.
O yaşlı halinde bile elinde bastonuyla bir yerlerini tamir etmeye çalışıyordu hayvanlar girip harap etmesinler diye.
Ben kızıyordum : Baba ! neden kendini yoruyorsun diyordum.
– Kızım ! Yarın bir gün çocuklar gelirse köye, en azından bir bahçemiz var derler, gelirler dalından bir elma koparıp yerler diyordu.
Ben de Babam a diyordum ki : Baba ! Ne yapacaksın onları.. Boş ver. Eğer onları düşünüyorsan herkes gelir bir şey yapar, meyvesini de yer diyordum. Susuyordu. belki de orada onu ne kadar çok mutlu eden anılari ve emekleri vardı bizim daha bilmediğimiz.. Kim bilir .
Dedikodu, gıybet, laf söz taşıyanlardan hiç hoşlanmaz; yanında başkalarının dedikodusunun yapılmasına müsaade etmezdi. İnsanlara hep hakkı ve hayrı tavsiye eder, kendisi de çok güzel bir ahlak örneği sunardı. Hem de her konuda.
Kendi iç dünyasında ise ibadet aşığı birisiydi. Kendi halinde, namazını kılar, Kur’an’ını Okur, bol bol şükür ederdi Rabbine.. Dilinden zikir düşmezdi.
Rabbime sonsuz şükürler olsun ki böyle bir babaya sahip olmuşuz.
Onu anlatacak o kadar şey var ki, yaz yaz bitmez.
Bunlar sadece minik bir kısmı.
Onunla hep gurur duyduk, hala da gurur duyuyoruz.
Dediğim gibi..
Seni anlatacak o kadar çok şey var ki Canım Babam..
Mesela beni çok mutlu eden şeylerden bir tanesi, seni başkalarından dinlemek.
İnsanların seni can kulağıyla dinleyip, seni başkalarına anlatmaları göğsümü kabartıyor.
İşte bu anlattıkları benim Babam diyorum.
Mekanın cennet olsun !
Kabrin Peygamber Efendimizin o mübark nuru ile nurlansin İnşallah..
RUHUNA FATİHA🤲
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZIN